MİM




- Negatif olayları pozitif açılımlarla yorumlayıp olumlama yapmayı sever misiniz ? Evetse neden, hayırsa neden ? 

Kesinlikle yaparım. Negatif olaylara pozitif açılım bende tevekkül kavramını uyandırıyor. 

bknz;Tevekkül: Allah'a ve O'nun planlarına güvenmeye dayalı teslimiyet.

Ne diyordu Allah Kur'an-ı Kerim'de ;
"De ki: "Allah'ın bizim için yazdığından başkası, bize asla isabet etmez. O, bizim Mevlâmızdır. Onun için mü'minler yalnız Allah'a güvenip dayansınlar." ( Tevbe suresi 9/51 )

İşte bu sebeple olaylara pozitif yaklaşmayı severim. Bilirim çünkü tevekkülün içimi ne denli yatıştırdığını. Yani neymiş, negatifi hayatımızdan çıkarıyoruz :)
-İnsanları sınıflandırma eğilimi hakkında neler düşünürsünüz ?

Düşünmek bile istemem böyle bir ayrım üzerine. Çok yanlış bir tutum. Manası çok derin, çok sevdiğim Hucurat Suresi 10 ve 13. ayetlerde Allah şöyle buyuruyor;


"Müminler ancak kardeştirler, öyleyse iki kardeşinizin arasını düzeltin, Allah’a itaatsizlikten sakının ki rahmetine mazhar olasınız." (10.ayet)
" Ey insanlar! Şüphesiz sizi bir erkek ile bir dişiden yarattık, tanışasınız diye sizi kavim ve kabilelere ayırdık, Allah katında en değerli olanınız O’na itaatsizlikten en fazla sakınanınızdır. Allah her şeyi hakkıyla bilmektedir, her şeyden haberdardır." (13.ayet)

Tefsir dersimizde bu sureyi tefsir etmiştik. Ve bu sure beni çok etkilemişti. Sure, toplumumuzda hali hazırda mevcut olan bütün yanlış davranış ve tutumları yasaklayan ve hayra, güzelliğe davet eden bir sure.

13. ayet hakkında ise en can alıcı nokta;
"Tanışasınız diye sizi kavim ve kabilelere ayırdık." kısmını toplumsal ayrımcılık ya da sınıflandırma olarak değil de tanışma ve belli bir kimlik edinme, edinilen kimliğe göre de tanınma amaçlı olduğunu anlamak gerekiyor.

Zira üstünlüğün takva da olduğu da ayetin devamında belirtilmekte. 
İşte bu yüzden insanları yaşayış tarzları, siyasi görüşleri, maddi durumları gibi saçma bir sınıflandırmaya tabi tutmaksızın sevmeyi öğrenmemiz gerekiyor. Sınıflandırma eğilimi bir Müslümanda olmaması gereken davranıştır.
-Sizce herkes birbirine benzeseydi nasıl bir dünyada yaşardık ?

Bu şey değil mi ya, Çinlilerin de biz Türkleri birbirine benzetiyor olması. Nasıl yani demiştim ilk duyduğumda. Ama öyleymiş işte, onlar da tıpkı bizim onları birbirlerine benzettiğimiz gibi bizleri birbirimize benzetiyormuş. Bunun ne önemi var yahu, bence benzerliğin dış görünüşte değil de içsel duygularda olması sorun olurdu.  

-Doğum ve ölüm hakkındaki düşünceleriniz nelerdir ? 

Doğum, harika bir şey. Mucize. 
Ölüm ise asıl hayat. Tarık Tufan'ın doğum sonrası hayat ve ölüm için söylediği şu söz çok etkilemişti beni; "İnsanı çürüten ölüm değil, hayattır." Kesinlikle öyle olduğunu düşünüyorum.

Karakterinizi bir hayvana benzetecek olsanız ne olurdunuz ? Neden ?

Kuş! Gökyüzüne aşık olmam hasebiyle.



Bir yazarla (Ölmüş ya da yaşayan olabilir) bir hafta sonu geçirme hakkınız olsa kiminle olmak isterdiniz ? 

Keşke mümkün olsa böyle bir şey. Serdar Tuncer derdim. Kendisi çokça faydalandığım bir yazar.  

-Yaşamınız bir sinema filmi haline gelse, ismi ne olurdu ? Neden ? 

Farsça bir kelime olan "Bülheves" olurdu. Çünkü gerçekten hayatımı bu şekilde yaşıyorum. Maymun iştahlı bizdeki deyimiyle. Lakin bu iştahlılık her konuda değil.

Örgü örüyorsam, her şeyden örmek istiyorum. Hepsini denemek istiyorum mesela. 
Kitap alıyorsam, beğendiğim tüm kitapları aynı anda alacağım. Okumasam bile kitaplığımda dursun, bir gün okurum nasipse kafası. 
Yemek yapıyorsam, ondan da yapayım bu da olsun, aa bunun yanına bu da olsun...
Gibi şeyler :) 
Hoş değil maalesef biliyorum. Törpülemek istediğim huylarımdandır kendileri :)


Su gibi geçti mim. Davet eden arkadaşımıza yeniden teşekkür ediyorum. Keyifle ve severek yanıtladığım bir mim oldu. Emeklerinize sağlık.

Yorumlar

deeptone dedi ki…
ayyyy kuşu ben de yakıştırdım sanaa :)
Ayşenur Yılmaz dedi ki…
Öyle miğğ, çok sevindim bak şimdi :)