Muhabbet...
Ne güzel şeydir kıymetini bilene.
Kıymetlidir sevgi.
Sevmek, güzel duygular beslemek, bir gönülde kendine yer bulmak, gönlüne girilmesine izin vermek...
Kimi zaman bir insana beslenir bu muhabbet, kimi zaman başka bir canlıya, kimi zaman da sana verilen bir nimete.
Misal ben çok şeye muhabbet besliyorum.
Pencere önüne konan bir güvercine, yaprak döken bir ağaca, kalbi güzel bir dosta, bazen bir zarfa, başımı kaldırdığımda özenle dizilmiş yıldızlara, gözümden süzülen bir damla yaşa, yaşlılık belirtisi olan buruşuk ellere, bir çocuğun gülüşüne...
Sevilmek ister insan. O muhabbeti iliklerine kadar hissetmek... Yo hayır, sandığınız gibi bir beşer tarafından sevilmek değil bahsettiğim. Hakikat olan sevgi. Muhabbetin anlamını tam olarak karşılayanı... Allah ve Rasûlünün sevgisi. Zaten beşer sevmeyi beceremez. Bilemez neyi nasıl sevmesi gerektiğini. Ondan değil midir bunca kırık kalbin ortalarda kayıp misali dolaşıyor olması.
İnsan severken en güzelin rızasını gözetmeli daima. Bilincinde olmalı, yürekten hissetmeli. Öylesine gelişi güzel sevmemeli. Sevdim mi tam sevmeli, sevdiği şeyde O'nu görmeli. Değil midir ki Züleyha'nın sevmesi onlardan biri. Hidayet nasip oldu. Leyla ve Mecnun hakeza...Demek ki neymiş,
Rıza!
Muhabbetin güzelliğine dair ufak bir anlatı bırakıyorum buraya,
Serdar Tuncer abimiz anlatıyor;
"Çay nasıl demlenir?
Önce çay demleyecek kişi güzel bir abdest alacak. Mutfağın kapısına gelecek, yirmibeş 'Estağfurullah' çekecek. İbadetten önce Evliya-ı Kirâm'ın yaptığı gibi. Kalbinden niyet edecek. Niyet ettim Allah rızası için çay demlemeye... 'Bismillah' deyip sağ ayakla mutfağa girecek. Suyu doldururken 'Allahumme Salli Ala Seyyidina Muhammed' diyecek. Çay atarken 'Fatıma anamızın eli olsun' diyecek. Ateşi yakarken 'şu ateşin suyu kaynattığı gibi kalbimizi de aşkının ateşiyle pişir Ya Rabbi' diye niyaz edecek. Çayı doldururken iki kişiye ikram edecekse üçüncü bir boş bardak daha koyacak oraya. O da Sevgili için. Belki gelir... Gelmese de muhabbetini gönderir."
*
*
"Öbür türlü demlersen, adam çay içer. Ama böyle demlersen, muhabbet içer."
"Muhabbet her gönle tenezzül etmez" diyor sohbetinde Serdar Tuncer ağabey. Acaba diyorum ben bunca sevmelerime rağmen o gönüllerden biri olabilir miyim? Bunu düşünmekten alamıyorum kendimi. Ya ben de muhabbetin tenezzül etmediği gönüllerdensem? Allah muhafaza.
Sevmelerimiz Allah'ın rızasıyla, karşılık beklemeksizin, içten -taa derinden- ve güzelliklerle dolu olsun sevgili okur. Sizleri seviyorum. Çoook seviyorum. Allah rızası için seviyorum. Yetmez mi? :)
Bir de şiir bırakıyorum, size ve geceye...
"Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil,
bütün iş Tahirle Zühre olabilmekte
yani yürekte."
Sevgiler,
Dostça-kalın.
Yorumlar
İşte böyle küçük sanılan anların içi dolunca manası oluyor anların ve hayatın.
Küçücük bir eylemin dışa vurma şekilleri içimizden yol alır dilerim ki bu yol ve tüm yollarımız ve her eylemimiz güzellikte eşi ve benzeri olmayan Rabbimize çıkar ve çıkarır daima.
Sevgiler.
Sevgiler~
Sevgiler ♡
Yorum Gönder