Nedir bu onarıl-a-mayan kırıklar?
Sıradan bir kol ya da ayak kırığı gibi bir şey mi?
Sanmam!
Kırılan bir kalp bir gönül ise şayet onarıl-a-maz. Onun dışındaki tüm kırıkların onarılması mümkün Allah'ın izniyle. Ama gerçekten, ağızdan öylesine çıkan sözlerin bir kalbi ne denli yaraladığı pek mühim ve üzerinde özellikle durulması gereken bir mesele. Demeyin ki onun da çaresi var, bir hediye bir çift güzel sözle onarılması mümkündür. Değildir efendim. Açık net! Kendimizi kandırmayalım.
Nasıl bu kadar emin olabilirsin diye mi soruyorsunuz. Buyrun cevabı;
Ben de bunun -onarım eyleminin- imkansızlığını kırdığım kalplerden değil kırılan kalbimden öğrendim. Kırdılar kalbimi evet. Gönlümü darmadağın ettiler. Sonra da hiçbir şey olmamışcasına devam ettiler. Mühim değil. Ben buna kendim için göz yumarım. Yumdum da. Ama bir başkasına bunu yaşatmaktan korkuyorum. Kim bilir kaç kalp kırdım düşüncesi çıkmıyor şu sıralar aklımdan.
Demeyin ki ne yaşadı da böyle büyük laflar ediyor. Bir söz, ufak bir hareket yetiyor insan kalbini hırpalamaya...
Mesela diyorum, güzel bir hediye hazırlasam kalbini kırdığım herkese. Gönül alsam. Bir umut onarılma belirtisi gösterse kırdığım kalpler, bozguna uğrattığım gönüller. Sonra da diyorum ki, kandırma kendini Ayşenur. Kalp kırmanın hediyesi mi olur! Olmaz pek tabii. Dedim ya öyle kolay bir mesele değil bu.
Lakin pes edip o kalbi öylece bırakmak da olmaz.
Bunun için özel çaba sarf etmeli.
Evvela kirlenen kalplerimizi temizlemekle başlamalıyız. Zira bir söz bir düşünce insanın kalbinden doğar. Hal böyle olunca kire günaha bulanmış kalpten nasıl güzel sözler beklenir? Sorarım size, var mıdır günaha bulanmış sözün ve düşüncenin telafisi? Sanmam. Telafi ettik sanarız sadece. Yoksa o kalp o izi hep taşır. Ama bilmeyiz ki o kalpte Allah var. Der ya Yunus Emre Hazretleri,
"Gönül Çalabın (ALLAH) tahtı, Çalap gönüle baktı
İki cihan bedbahtı, kim bir gönül yıkar ise"
Kalp temizlendi mi sıra dile geliyor. Kalpten doğanların çıkacağı yer. Kilit nokta!
Dilimize sahip olduk mu yıkım değil nice inşalar gerçekleştiririz. Dil güzel şeyler söylemeli. Odur onun vazifesi. Peygamberimiz Efendimiz buyuruyor ki,
Dilimize sahip olduk mu yıkım değil nice inşalar gerçekleştiririz. Dil güzel şeyler söylemeli. Odur onun vazifesi. Peygamberimiz Efendimiz buyuruyor ki,
"Allah'a ve ahiret gününe iman eden kimse ya hayır söylesin ya da sussun!"
Kalp ve dilden sonra, ilim zırhını kuşanmak gerek! İlimsiz insan yılan misalidir. Isırır ve zehirler...
Tehlike büyük, tehlike yakın. Bu tahribattan en hafif hasarla çıkabilmek adına tüm bunları idrak etmek ve özümseyerek hayatımıza tatbik etmemiz gerekiyor. Sebebiyet verdiğimiz yahut verme potansiyeli içinde olduğumuz her an zarardayız. Sözün özü,
"İncitme sen kimseyi, kimseye incinme hem
Güler yüzlü tatlı dil, her ağzın balı ol.
.
.
.
Güneş gibi şefkatli, yer gibi tevazulu
Su gibi sehavetli, merhametle dolu ol."
Es-Seyyid Osman Hulusi Efendi
Bir de dua bırakıyorum kalplere şifa,
Ey işlere hükmedip gören, gönüllere şifa bahşeden!
Denizleri birbirine karıştırmayıp aralarını ayırdığın gibi beni de cehennem azabından, helâka götüren çağrıdan ve kabirler fitnesinden koru.
Vesselam.
Yorumlar
Düşünmüşsün bunları çünkü hassas bir kalbin var hassas derken empatin var o kırıklık sende de hissedilmis ki kırmış olan sen olmana rağmen sana da acı vermiş.
bu incelikten ileri gelir bu merhametten doğar sevgili can..
Aklında mıdır bilmem Allah ile arasını duzeltenin Allah da insanlarla olan arasını düzeltir sözü?
Bu da var ve bin yolar Allah'a çıkar..O ki kalpleri iyi bilir an be an çevirip düzeltir..müsterih ol.
Okudum yeniden. Acaba dedim, gerçekten onarılabilir mi? Belki de, kendimden yola çıkarak yazdığım için böyle bir tablo çıktı ortaya. Ama neymiş, ümitsizlik yokmuş! Onanabilirmiş :) Teşekkür ediyorum güzel yorumun için abla ♡
Yorum Gönder