Nuri PAKDİL
#20'denonce20
Kaldı 19
Hoşgeldin canım okur,
Vizelerin yoğunluğunu atlatıp koşup geldim buralara. Zira anlatacağım güzel şeyler var :)
Bildiğiniz üzere #20'denonce20 başlığı adı altında yapmayı istediğim 20 maddelik bir liste hazırlamıştım kıymetli Elif'imin etkinliği dahilinde. Bu maddelerin 18.si "Sevdiğim bir yazarla tanışmak"tı. Ve Allah'ın izni ile bu maddenin üstünü çizmiş bulunmaktayım :)
Esasen tanışmayı hayal ettiğim, istediğim yazar Serdar Tuncer'di.
On altı kişilik bir arkadaş grubuyla gittik Üstad'ın ziyaretine. Üstad diyorum ama kendisine üstad denilmesine kızıyor, ve "Üstad, Necip Fazıl Kısakürek'tir!" diyor gayet ciddi bir tutumla. Haklı tabi haliyle, her ne kadar Yedi Güzel Adam'ın abisi de olsa beslendikleri kaynak Necip Fazıl Kısakürek imiş o zamanlar. Ne büyük bir nimet!
Evine gitmeden evvel onunla ilgilenen, desteğini hiçbir zaman esirgemediğini hissettiğim, Necip Evlice hoca ile tanışıp bir ön görüşme yaptık. Bize tecrübe ve deneyimleri doğrultusunda ufak bir bilgilendirme konuşması yaptı. Sorulacak sorular, konuşulacak meseleler vs. hakkında...
Yola çıkmadan evvel başlayan heyecanım bu konuşma esnasında ziyadesiyle arttı. Ofisten çıkmamıza yakın birer de kitap hediye etti Sevgili Necip hoca bizlere. Bir de ekledi, "Amaç hediyeleşme bilincini gençlerimize kazandırabilmektir" diye. Ne naif bir davranış.
Çıktık ofisten. Artan heyecanımı ellerimin soğukluğundan anlayabiliyordum. Buz kesmişlerdi!
Apartmanın kapısından girdik, dairenin kapısı çalındı. Gün içinde Nuri Pakdil'e yardım eden hanımefendi buyur etti bizleri. Önden Necip hoca, arkasından bir arkadaşım ve sonrasında ben. Hışımla girdim içeri. Salonun iki duvarı da kitaplarla doluydu. Ne bekliyordum ki zaten, "Okumadığın gün karanlıktasın" diyen kıymetli bir yazarın eviydi burası! Ruhunu, zihnini ve dahi evini aydınlık eyleyen kitaplarıymış, gördüm, bildim. Salonun hemen girişinde kendine ait bir de odası vardı. İkindi güneşi vuran, yine kitaplarla dolu, çalışma masasının da bulunduğu ufak ama içi dolu bir oda...
Geldiğimizde oradaydı. Masasına oturmuş, günlük gazete okumasını yapıyordu. Necip hoca bizim geldiğimizi söyleyerek salona kadar eşlik etti. Salonda tekli bir koltuğu vardı. Oraya oturdu. Bizler de bulduğumuz herhangi bir yere oturuverdik. Başladı sohbetimiz...
Kısa öz kendimizi tanıttık. Sonra sorular sorduk.
Ben de "Bir Müslüman'ın Batı algısı nasıl olmalıdır?" diye sordum.
-"Efendim, Batı kültür açısından kendisini geliştirmiştir. Batı'yı putlaştırmadan bilmelidir bir Müslüman. Evvelini de bugününü de iyi algılamak lazım ki kendi gidişatımızın da farkında olabilelim." cevabını verdi. Sonra ekledi, "Batı'dan çok önemli eserler çıkmıştır. Bunları mutlaka okumalısınız. Mesela Dostoyevski. Önemli psikolojik incelemeler yapmıştır eserlerinde. Okunmalı! William Shakespeare'ın "Hamlet"i okunmalı." diye.
-
Nuri Pakdil'in bu cevabı bana İbrahim Kalın'ın "Ben, Öteki Ve Ötesi" kitabındaki bir kısmı hatırlattı. Şöyle diyor;
"İslam ve Batı toplumları barışçıl ve adil yaşam formülleri üzerinde düşünürken, birbirlerini ne kadar tanıdıklarının muhasebesini yapmak zorundalar. Öteki algısı, bir kişinin ve toplumun 'ben' tasavvuruna sıkı sıkıya bağlıdır.
.
.
.
Ötekine bakarken, aslında aynada kendimize bakarız."
Atlanmaması gereken önemli bir detay gerçekten! Mühim olan doğu-batı kavram ve kalıpları değildir. Evrensel hakikat tasavvurunu iyi anlamak ve yaşamaktır esas olan.
Atlanmaması gereken önemli bir detay gerçekten! Mühim olan doğu-batı kavram ve kalıpları değildir. Evrensel hakikat tasavvurunu iyi anlamak ve yaşamaktır esas olan.
-
Soru ve muhabbet faslı bittikten sonra bahsettiğim küçük ama içi dolu odasına giderek kitaplarımızı imzalamaya başladı. Orada da muhabbetimiz ufaktan devam etti.
İmzalarken "Kitapların imzalanacak sayfasını biriniz açsın, zor oluyor böyle" der demez yanında beliriverdim :) Her yerden çıkan bir ben! Ama iyi ki diyorum, iyi ki her yerden çıkıyorum. Böyle olmasam heybemde ne biriktirebilirdim ki şu ana kadar? Yaklaşık dört beş saatlik bir ziyaretin ardından hoş-ça geldiğimiz evden nice hoşluk ve güzelliklerle uğurlandık.
Velhasıl;
İnşaAllah hiç unutmayacağım, kıymetli bir ânım oldu bu ziyaretle birlikte. Bıkmadan, bıktırana kadar her an herkese anlatabileceğim bir anı... Ve #20'denonce20 listemden de bir maddeyi silmiş oldum. Güzel hissettirdi. Şükür nasip edene...
Buraya kadar sabırla okuduğun için teşekkür ederim cânım okur.
Sağ ol, vâr ol.
Ha bu arada;
bırakıyorum sizlere.
Sevgiler, Ayşenur.
Yorumlar
Yeni bir yazı yazmana ayrı sevindim.
Tavsiyeni çok beğendim.
ilaç gibi geldi tam da izlemek için bir şeyler ararken karşıma çıktı isabet oldu.
Sevgilerimle..
Şiiri dinledim.
Geceydi,çok ağır geldi fazla derindi.
Ne mutlu bana!
Sevgiler ♡
Tamamen senin naifligin, eksik olma ♡
Cık, Çankaya/Ankara'da
(Sevgi:Değmesin Yağlı Boya)
Oldu kocaman mutluluk...
Çok güzelsin abla, iyi ki tanıdım seni ♡ Şimdiden çok teşekkür ediyorum :)
sayfana Deep Tone sayesinde ulaştım,
bende beklerim..
sevgiler...
Yorum Gönder